27 Kasım 2010

NERDE KALMIŞTIK

Maya Rotasını okuyanlar okumuştur, okumayanlar da bilenlere sorsun artık. Ben dediğim gibi kendi yol hikayemi anlatmaya başlayabilirim artık.

14 gün dört nala giden turdan sonra birkaç gün dinlenmeye karar verdim. Gündüzleri hostelde muhabbet, biraz etraıi keşfetme, akşamlaıi tekiladan yuvarlamaca derken iyi geldi.
20 Kasım Meksika devriminin 100. yıl dönümü ve kutlamaların yapıldığı Zocalo meydanı kaldığım hostele 5 dk. mesafede . Gündüz kısmı klasik, askeri gösteriler vardi. Akşam ise meydanda harika ışık, sinevizyon ve havai fişek gösterilerini izledim. Gösteriden sonra orada tanıştığım Amerikalı ve Kanadalı iki kızla bişeyler içmeye gittik. Bunu anlatmam lazım, komik çünkü. İçecek bir yer ararken müzik sesi gelen bir mekana girdik. İçeride elektronik müzik calıyor, ışıklar yanıp sönüyor, sis makinesi calışıyor ama herkes verzalit masaların etrafında oturup içkisini iciyor. Eklektik bar böyle olsa gerek :)

Bu arada küçük bir bilgi; 2010 Meksika Devriminin 100. ve Meksika'nin bagimsizliginin 200. yıldonumu. Bu yıl ülkede saysız etkinlik var.

Kaldığım bölge, Centro Historico yani Tarihi Merkez, zamanında Azteklerin yaşadığı ve gaddar İspanyol Cortezİn buraya gelince yerle yeksan ettiği bölge. Tam merkezde bulunan Zocalo Meydanı, kimilerine göre dünyanın en büyük 3. meydanı. Cortes, 1521 yılında Meksikayı ele geçirince tapınakları ve piramitleri yıktırıp yerine katedraller, kiliseler ve yönetim binaları yaptırmış. Elbette yerli halkı da katledip zorla dinlerini değiştirip katolik dinini yaygınlaştırmış.


Voladores (uçan adamlar)

Meksika Şehri bana biraz Istanbul'u hatırlatıyor. Kalabalık, kaotik, çok hareketli ve hızlı bir şehir. Birbirinden farklı kaldırımlar , bizde vapurda bağırarak satış yapan satıcıların yerine metroda bağrış çağrış satış yapanlar, zabıta geldiğinde tezgahını toplayıp kaçan işportacılar, döner büfeleri (burada adı 'al pastor' ve elbette domuz eti), kalkarken ve dururken her seferinde sarsan minibüs ş
öförleri. Farklı yönleri yok mu, var elbette. Bir kere şehir daha temiz, sadece belediye temizlediğinden değil insanlarda çöp atmıyorlar sokağın ortasına, herkes trafik kurallarına uyuyor, korna sesi makul düzeyde, sürücüler her halukarda yayalara yol veriyor ve insanlar sokaklarda hep beraber eğlenebiliyor. Toplu taşımada metro 40 krş, otobüs 50 krş. Bizim yöneticiler duyun bunu! Metro demişken, Meksika şehrinde metroda 3 pesoya 3 ayrı deneyim mümkün; ulaşım, sauna ve masaj :) Sabah ve akşam iş saatlerinde bayanlar ve çocuklar için ayrı vagon uygulaması var.
Pazar günü couchsurfing'den (bedava yatacak yer bulma sitesi) bulduğum Meksikalı TV program metin yazarı Magali'nin evine taşındım. Magali komik ve eğlenceli bir kız ve çokta misafirperver. Evde benim gibi couchsurften gelmiş başka bir Meksikalı kız daha var. Aslen aile terapisti olan Tanya bir haftalığına Meksika Şehrine gelmiş. Eh evde Meksikalı iki kız olunca Meksika yemekleri de eksik olmadı. Ama asıl sürpriz, Magali'nin Türkiye aşığı olması
ve yakında Türkiye'ye yerleşecek olmasıydı. İlk gün bana ince belli bardakta Doğuş çay ikram edince öylece kalakaldım. Ben de bir sabah onlara Türk kahvaltısı yaparak karşı hamleyi yapmış oldum :) Sağolsun bana şehrin -benim asla bilemeyeceğim- değişik semtlerini gezdirdi. Bir akşamda Meksikalıların en büyük eğlencelerinden olan 'lucha libre' yani şu insanların birbirini yerden yere vurduğu gösteri güreşine gittik. Hatta bir ara güreşçilerden birinin ring dışına atılıp üzerime düşmesiyle atmosferi çok daha iyi hissettim.

Ziyaretin iyisi kısa olanıdır şiarıyla 3 günlük misafirlikten sonra Meksika Şehrine gelen herkese çok rahatlıkla tavsiye edeceğim 'Hostal Centro Historico Regina'ya yerleştim. Muhteşem atmosferi, harika müzikler yapan restoran-barı ve lokasyonuyla fiyatını fazlasıyla hak eden bir hostel. Daha önce yaptığım tur esnasında Meksika Antropoloji Müzesini -ki bence dünyanın en iyi müzelerinden birisi ve mutlaka ziyaret edilmeli- gezdiğim için 'Bellas Artes' yani Güzel Sanatlar müzesini gezdim. Meksika'nın üçlüsü olarak bilinen Rivera, Orozco ve Siguerios'un eşssiz duvar resimlerini ve daha önce adını bile duymamış olduğum Saturnino Hérran'ın muhteşem tablolarını görme imkanını buldum.


Diego'nun ünlü duvar resimlerinden birkaç örnek

Eğer yolunuz Bellas Artes'e düşerse hemen müzenin karşısında yer alan ve insanı gezerken ağzı açık bırakan merkez postane binasını ziyaret etmeyi unutmayın.Nerdeyse unutuyordum, Meksika şehrinde görülmeye değer yerlerden birisi de Frida Cahlo’nun doğup büyüdüğü ve daha sonra Diego Rivera ile çalkantılı ve tutkulu ilişkisini yaşadığı ‘Mavi Ev’. Frida’nın ruh hali adeta eve sinmiş, evi gezerken bu ruh halini hissediyorsunuz. Oraya gitmişken, Cayoacan’ın merkezine gidip pazarı gezin ve Meksika City’deki en lezzetli quesedillalarının tadına bakın derim.

Frida Cahlo'nun 'Mavi Evi'

Gece dışarı çıkmak istiyorsanız, Cento Historico’daki mekanlar genellikle 12 gibi kapanıyor ama Roma ve Condeza (biraz bizim Cihangir’i andıran semt) da birçok bar ve restorant daha geç saatlere kadar açık.
Meksika şehri gezisini biraz da şans yardımıyla, meşhur Meksikalı müzisyen tipolojisi olan 'mariachi' lerin bir nevi pazar yeri Garibaldi meydanında (pek tekin bir yer sayılmaz) yapılan yerel bir konserle sonlandırdım.

Garibaldi meydanında Mariachiler

Mexico City, kalabalık ve çok hareketli bir şehir olmasına rağmen dinamizmi, kozmopolitliği, müzeleri, koloniyal dönemden kalan yapıları ve tüm kakafonisiyle insanı kendisine çeken bir şehir. Ben derim ki 4 – 7 gün rahatlıkla geçirebilirsiniz.
Yarın yolculuk, 2 saat güneyde bulunan şeker şehir Puebla'ya.

Hiç yorum yok: