6 Aralık 2010

PUEBLA - OAXACA

Önce neden şeker şehir Puebla dediğimi açıklayayım. Burada bir sürü renki renkli şekerlemeler satan dükkan var ve hepside şeker tadında. Puebla ayrıca çukulata, acı biber ve sarmısak dahil 20 küsür baharatın karışımıyla yapılan Mole Poblano sosuyla ünlü. Hemen burun kıvırmayın da deneyin. İyisi gerçekten lezzetli.

Meksika’da birçok yer gibi, Puebla da renkler cenneti. Aynı renk iki binayı yanyana görmek imkansız. Koloniyal dönemde yapılan bir çok bina hani arabalar olmasa insanı 18. yy’a götürüyor. Pueblanın yolları gerçekten taştan bu arada, Şehrin meydanında, Meksika’nın her şehrinde, kasabasında halkın bir araya geldiği meydan var. İnsan Ah! Ah! diyor neden bizde de böyle meydanlar yok, acaba insanlar bir araya gelip zararlı fikirler! üretmesin diye mi? Her daim müzik, palyaço gösterisi ve dans gösterisine rast gelmek mümkün. Hani Küba müzik ve dans cenneti diye bilinir ya bence Meksika’nın yanında halt etmiş. Meksika’da müzik her yerde karşınıza çıkıyor. Adamlar ölülerin geri geldiğine inanılan ölüler gününde ‘dia de les muertos’ bile, sabahlara kadar müzik yapıp, içip eğleniyorlar, daha ne olsun :)
Konu çok dağılmadan, Puebla’’ya dönelim yine. Sadece şekerleme, mole poblano ve koloniyal binalardan ibaret değil Puebla. Hafta sonları kurulan sanatçı pazarı, sokak gösterileri ve konserleri, tasarım eşyaların satıldığı sokağı ve müzeleriyle 3 geceyi hak ediyor. Ben Amparo müzesine gittim. Pre-hispanic donemden koloniyal döneme kadar bir çok eserin yanı sıra modern sanat örnekleride var. Benim gittiğim zaman Fransız enstalasyon sanatçısı Anette Messager’in şahane sergisi benim gibi modern sanattan anlamayan birisinin bile ilgisini çekti.
Gece çıkacaksanız Barrio del Artista sokağındaki mekanları deneyebilirsiniz. Ben Puebla’da üç gece kaldım. Yetti bana.
Sırada Oaxaca var. He, he, telafuz edemediniz di mi. O halde okumaya devam.
Hadi sizi uğraştırmayayım çok. Wahaka diye okuyacaksınız.Oaxaca, Puebla'dan 4 saat mesafede yer alıyor ve Oaxaca eyaletinin başşehri. Puebla'dan sonra çok farklı bir şehir. Meksika'nın gerçek özelliklerini yansıtan bir şehir Puebla. Burada koloniyal mimari pek göze çarpmıyor. Daha çok iki katlı Meksika tarzı yapılar var.
Meydanı her daim hareketli. Benim gittiğim hafta sonu belediye yönetimi değiştiği için canlı bir konser vardı. Konser güzeldi ama bir süre sonra öyle kalabalık oldu ki izlemeye devam edemedim. Konsere sadece belli bir kesim değil, yaşlı, genç, çocuklu, çocuksuz herkes geldi. Zaten Meksika'da her daim yaşanan durum bu. En ufak bir kutlama olsa herkes dışarda.
Meydanda konser
Oaxaca'da bir çok pazar var, nitekim şehrin tamamı pazar yeri gibi. Bu kadar çok şeyi kim alıyor anlamıyorum. Bu pazarların en hareketlisi olan 20 de Noviembre (20 Kasım) pazarına gittim. Pazarda yok yok, aklınıza gelken herşey satılıyor. Yöresel yemekleri tatmak istiyorsanız, yine bu pazarı tavsiye ederim. Onlarca yemek büfesinde Meksika mutfağının gerçek tatları mevcut.





Oaxaca'da ilk gün biraz şehri gezdikten sonra ertesi gün 15 dk. mesafede yer alan ünlü Zapotec şehri Monte Alban'ı ziyaret ettim. Merak edenler internetten baksın artık. Ertesi gün, bir tur satın alarak, dünyanın en geniş ağacının bulunduğu (çapı 14 m. çevresi 52 m.) Tule, kilimlerin kök boyalarla ve el tezgahlarında dokunduğu Teotitlan, Pamukkale'nin yanında cüce kalan, traverten oluşumunun bulunduğu Aqua Hierva ve Monte Alban'dan sonra başkent olan ve yenilikçi mimariye sahip Mitla antik şehrine gittim. Gezinin son durağı bir mezcal fabrikası oldu. Burada mezcalin nasıl üretildiğini (bkz. Meksika hakkında merak edilenler sayfası) gördükten sonra ikram edilen mezcallerin hepsinden ve hatta içmeyenlerinkini de içerek bi güzel kafayı buldum. Vallahi mezcalin 5 yıllık ve 8 yıllık olanı (anejo yani yıllandırılmış) bir güzel geldi ki sormayın.
Bundan sonra kalacağım iki gün için couchsurften bulduğum, şehre yarım saatlik mesafede yaşayan genç Mekskalı Pedro'nun evine yerleştim. Orada kalan iki Kanadalı Alena ve Cathy ile de böylece tanışmış oldum. Son günde evde kalarak hem biraz dinlendim hem de oturup bu blog işini halletmeye başladım.
Buradan sonraki durak, 11 saat gece yolculuğu ile ulaştığım San Cristobal de Las Casas. Görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Gitmek isterdim Puebla'ya..

Adsız dedi ki...

Keşke gidebilseydim..
Ama bildiğim bi söz var..
''Ancak herşeyi kaybettikten sonra istediğinizi yapmakta serbestsiniz''

Mutlu dedi ki...

Haklisin haklisinda bile bile herseyi kaybetmeyi beklemek. Bilmem ki..